Haber

Melon Şapka (Radyo Alaturka) Röportajı!
Röportaj

Melon Şapka (Radyo Alaturka) Röportajı! 

Bu hafta Radyocular.com‘un röportaj köşesinin konuğu Radyo Alaturka’nın deneyimli programcısı Melon Şapka. Hafta içi her akşam 91.0 Radyo Alaturka’da yayında olan Melon Şapka, Radyocular.com‘a önemli açıklamalarda bulundu.

  •  Melon Şapka’yı tanıyabilir miyiz?

Hayatı önemseyen ve hem gülümseyen biridir, melon şapka.

47 yaşın 24 yılını şiir tadında yaşayan birisidir. Kimse zannetmesin ki şiir tadında, öyle başı bulutlarda, dişinin arasında papatya, villasının bahçesinde her sabah kahvesini yudumlar, yazı masasına geçip, sürekli hayata ilişkin bir şeyler yazar.

Hayatta herkesi memnun kılan ne varsa hepsini reddetmiş birisidir, Melon Şapka.

Asla para hükümdarının eteğini öpmemiş, sadece hakkını hayattan istemeyi başarmış birisidir.

Çıplaklığını örtecek kadar giyinen, klas ve klasik olmak kaidesiyle, doyabileceği kadar yemek yiyen birisidir.

Mülkîyet derdine düşmemiş, bu gibi konulardan özenle ve titizlikle kaçan birisidir.

Annesi, kedisi ve köpeğiyle yaşayan. Sakinliği daima ön planda olmasını isteyen birisidir.

Sekiz kitabı olan, dokuzuncuyu oluşturmaya çalışmakta olan, kendisine hep zarar ziyan getirenlere inat, kimseye fatura kesmeyen ve bedel ödetmeyen birisidir, Melon Şapka.

24 yıl radyo programcılığı hayatında asla ve katiyen ne devlet aleyhtarı ne de leytarı olmuştur. Sadece, hür ve özgür yaşayabilmenin, ahlakî kurallara özen göstererek, herkesin hakkını alabildiği ve insani ne varsa onu yaşaması gerektiğine inanan biridir, Melon Şapka.

Melon Şapka, anlatılırsa çoğu kimse anlamaz. Ancak dinleyicisi ve okuru olunmalıdır düşüncesindeyim… acizane.

 

  •  Melon Şapka’nın ilk mikrofonla tanışma hikayesi nasıl oldu? 

1993 yılı, milliyet gazetesi grafik müdürlüğü yapıyordum o zamanlar. Radyo Kulüp (şimdinin Radyo D’si) yeni yeni yayın hayatına başlıyordu.

Yazdığım şiirleri ve anlatacaklarımı radyodan da anlatmamı istediler. Beceremeyeceğimi hatta ben telesekretere not bırakamayan bir insan olduğumu da her defasında dile getirsem de, inatla benim radyo program yapmam istendi.

İlk kez profesyonel kulaklık ve mikrofonla tanıştım, kalın camları olan stüdyoda. Karşı tarafta duran tonmaister konuştuğu zaman benim kulaklığa gelen sesine hayret ettiğim andı. Sonrasında benden yayın öncesi tanıtım istenmişti. Bir kağıt kalem ve anında şu satırları yazmıştım “yaslanın gecenin yıldızlı koltuğuna, uzatın ayaklarınızı beyazım bulutlara, sakın unutmayın, gecenin Melon Şapkası sizin yanınızda, sizin başınızda.” olmuştu.

Bu tanıtımı okudum ve çok beğendiler ardından Pazartesi ve Perşembe yayına başladım. Buraya yazmaya asla sığdıramayacağım bir yığın da heyecan ve hatırat.

 

  • Melon Şapka olarak yaptığınız program adınız nasıl ortaya çıktı?

Elbette bir adım ve soyadım var. Hüvviyetim var elbette. fakat öngörüm sayesinde, yayınlarımın devamı ve kitaplarımı raflarda görmek.

Ama istedim ki gerçek ismimle, yaptığım işin ismini ayırdetmek 23 yaşım ve böyle bir karar verdi.

Melon Şapka mahlas, kendi için de ciddi ve kuvvetli felsefesiyle de ünlü bir şapka.

Döneminde bilim insanları, genelde aristokrat insanlar bu şapkayı taktıkları ama öncesindeyse, şapka devriminde takılan ilk şapkanın Melon Şapka olması da ön sıralarda düşünüşlerimdendir. Sembol şapka, Mustafa Kemal  ATATÜRK tarafından getirilmiş ve devrimin sembolü ve şıklıkla sadeliğin ince görünümü. Ama benim için de en uygun olanı da, bir mahlas ve kendi içimde bir isim devrimi. Düşünsenize 23 yaşındasınız, çevrenize diyorsunuz ki bundan sonra beni melon ismiyle çağırın. Çağrıldığınızda ne kadar farkına varıp dönüp bakabilirsiniz ki?

24 yıldır bana melon diyorlar ve dönüp bakıyor ve içini sanatın en güzel diliyle, TÜRKÇE ile dolduruyorum.

Ülkemde o kadar mühim hadiseler yaşanırken, dedim ki “adım bu bahiste hiç önemli değil, ben sadece gecenin Melon Şapkası’yım.

Melon Şapka bir markadır. İspatı yapıtlarında ve hayatın içinde sesidir.

 

  • Radyo Alaturka ile tanışma hikayeniz oldu?

Radyo Alaturka yıllar yılı dinlediğim ve elbette beğendiğim bir radyoydu. Hatta geçmişten Star Medya Grubundan da haberdar olmuşluğum da var. O dönem ben Süper FM’de yayın yapıyordum. Yıllar sonra bir Şubat soğuğunda Radyo Alaturka’nın stüdyosunda kendimi yayın yapıyor buldum.  Bir dönem Radyo D’den ayrılıp, birkaç yıl radyo programcılğına, ulusal ve yerel kanallarda ara verdim. İşimi ve şahsımı kıymetsizleştirdiği için! O boşlukta elbette sesim hayatın içindeydi. Radyomelon.net internet sitesi kurup, yayınlar yaptım.  Melon Şapka daima yaşadı anlayacağınız. Sonrasında çok sevdiğim dostlarım bir şekilde birbirimizi anlayarak, haftada bir gün Radyo Alaturka mikrofonlarında olmak üzere anlaştık. Nar Grup bünyesinde yaklaşık bir yıl çalışmamı sürdürdüm. Devamında Gitassi Medya Grubuna devredilerek, el değiştiren Radyo Alaturka, hak ettiği yerini yeni yuvasında da sürdürmekte ve şahsımın da dahil olduğu yayın hayatım eskiden olduğu gibi, hafta içi her gün saat 20:00 – 22:00 “şiir tadında ve gâyet nihâvend” sürmekte.

 

  •  Geçmişten günümüze baktığınızda radyoya veya radyoculara hakettiği değer veriliyor mu?

Doksanlar olağanüstü doğurgan ve üretken yıllardır. En enteresan şeyler doksanlarda meydana geldi.
Özel radyolar elbette o dönemin şahaseridir. Evet ne yalan söyleyeyim, radyo programcılığı doksanlı yıllarda en altın çağını yaşadı. Bu asla değiştirilemez bir gerçektir.

Elbette teknoloji bir taraftan güzel şeyler getirirken çok şeyi de götürdü. Evet radyo,radyodandinlenir. Şimdi neredeyse radyo, buzdolabından, ütüden, gardroblarımızdan da dinleniyor…

Cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar vs. bizim radyo hakkında pek fazla yolu açtı. Bilhassâ sosyâl medya.  Özel radyolara değer veriliyor mu? Radyoculara değer veriliyor mu? Çok uzunca tartışılmalı. Malum radyolar reklamla beslenen kuruluşlardır. Holding radyosu değilseniz eğer. Ne kadar çok dinlenirse o kadar çok reklam pastasından pay alır. Ve radyo böylelikle yaşar. Bu biraz reklamcıların üzerinde kafa patlatması gerektiği konular ama radyo, bilakis televizyonun abisidir. Daha fazla önem ve özen gösterilmelidir. Program yapımcılarına hassas davranılmalı, yaşam standartlarını kolaylaştırmalıdır. Konuşan radyo bir dönem yöneticiler tarafından reddedilse de şimdilerde özüne dönüyor. Çünkü geçmişte inadeden yöneticilere, her defasında herkesin cebinde, çantasında bir Mp3 çalar olduğunu, müzik dinlemek isterse sıralayıp yüklediği şarkıları dinlediğini ve radyoda sevdiği program yapımcılarını, DJ’ylerle kontak ve rabıta halinde olmalarını istediklerini bir türlü anlatamadığım dönemler oldu.

Radyo konuşmalı. Asla bir müzik kutusu olmamalıdır. Ve program yapımcılarının hayat standartlarını yükseltmelidir radyo yöneticileri.

 

  • Radyonun sizdeki önemi nedir?

Tek cümle; Olmazsa olmazım.

 

  • Radyo sizin için neyi ifade ediyor?

Tek cümle; hayatımın düzlüğünde, bir basamak ve üzerinde konuşabildiğim bir alan.

 

  •  Yılların Melon Şapka’sı bir gününü nasıl geçiyor?

Günlerim, birlerce ayrıntıyı ayıklamakla geçiyor. Zihnim, beynimi patlatacak kadar, kafa tasımı acıtacak kadar çalışıyor. Fiziksel olarak yürüyüş ve motorumla gezmek ve dostlarla birkaç satır sohbet edebilmek. Yolunda gitmeyen yığınla şey var ülkemde. Kalbimin yoğun ve yorgun oluşuyla meşgulüm neredeyse yirmi dört saat. Ve en önemlisi de şudur ki; YABANCI DİLİM OLAN TÜRKÇE’Yİ ve TÜRKÇE’NİN ZENĞİNLİĞİNİ ARAŞTIRMAKLA GEÇİYOR.

 

  • Son olarak eklemek istediğiniz bir şey ve Radyocular.com ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Eklemek istediğim her defasında vardır ve olacaktır da.

Mikrofon arkası ve önünde olmanın ne büyük bir zenginlik ve manevî duyguların doruğunda olan bizlerin, özgürce anlatabilmesini kolaylaştıran şahane bir platform. Yayın hayatı daim olmalıdır düşüncesindeyim.

Selam ve saygılarımla,

Melon Şapka

Related posts

1 Comment

  1. Cenk Sarıkaya (Radyo Trafik) Röportajı • Radyocular.com

    […] Yılında bir arkadaşımın vasıtasıyla radyo stüdyosu gördüm ve yapmalıyım dedim çok bekledim mikrofona geçmeyi sabrettim, çalıştım, […]

Bir yanıt yazın

Required fields are marked *